19.6.10

Açlığa alışıyor insan. Peki ya deliliğe?

Masamdaki yazılmaktan yorgun düşmüş kağıtlar
Yorgunluktan iki büklüm kesilmiş olan kalem
Zamanı sunarken bana sesi artık cıkmayan o eski duvar saati
Akşam ışıklarının son kez vurduğu boyası dökülen pencere


Ve 
Üzerimdeki rengi atmış o tişörtten başka
Ne var ki bana uzun zamanlar hissetiklerimi anlatan
Geçmiş zaman yalnızlıklarımı yüzüme kırbaç gibi vuran
Tekrar tekrar esaretler sunan
Sessizlikte bana sensizliğin senfonisini çalan?


Ne bir hayat kaldı bana ne de bahşedilen bir zaman.
Bu dört duvarın arasında açlığa alışıyor insan.


Peki ya deliliğe?